Ana Sayfa » Yayın Arşivi » Türk Otorinolarengoloji XXXV. Ulusal Kongre Özetleri » 2013 » Her Posterior Epistaksiste Nazal Tampon Gerekli Mi?
 

Her Posterior Epistaksiste Nazal Tampon Gerekli Mi?

Şahan M., Derin S., Beydilli H., Şahan L.

AMAÇ:Yetişkinlerde nasal tanpon ile tedavi edilemeyen posterior epistaksislerde, nazal endoskopi ile kanama odağının tespiti ve nasal tampon uygulamadan kanama odağı ile arteriyal kaynağının birlikte koterizasyonun kanama kontrolündeki etkinliğini ortaya koymak. YÖNTEM-GEREÇLER:2011 eylül ile 2013 ocak arasında acil serviste kanaması durdurulamayan veya diğer hastanelerden tedavi edilemeyip sevk edilen posterior epistaksisli olgular retrospektif olarak çalışmaya dahil edildi. Olgular hastaye yatırılıp tam kan sayımı, kanama ve pıhtılaşma zamanı, aktive protrombin zamanı, INR seviyesi, böbrek fonksiyonları ve karaciğer enzimleri rutin olarak bakıldı. Arteriyal kan basınçları 4 kez/gün olarak takip edildi. Koagulopatisi olan olgular(Glazman hastalığı, kumadin-aspirin kullananlar, herditer hemorajik telenjektazi gibi) çalışmaya dahil edilmedi. Olgulara sedasyonlu topikal-lokal veya genel anestezi ile endoskopik rinoskopisi yapıldı. Rinoskopide kanama odağı ve arteriyal kaynağı tespit edildi. Kanama odağı ile beraber arteriyal dal koterize edildi. Koterize edilen bölgeye hemostatik seluloz (Surgicel) pad yerleştirildi. Tüm olgulara nasal tampon uygulanmadı. BULGULAR:Çalışmaya 14 olgu dahil edildi. Olguların ikisi (%14,3) kadın 12'i (%85,7) erkekti. Olguların yaş ortalaması 56,16±12,6 idi. Sistolik kan basıçlarının ortalaması 150±30, diastolik ise 90±20 mmHg bulundu. Tüm biyokimyasal tetkikleri hemoglobin dışında normal değerlerdeydi. Hemoglobin ortalaması 11,2±3,1 (7-15), kanamanın 9 sol, 5 sağ tarafta idi. Olguların 8’inde hipertansiyon, 6'sında KOAH eşlik etmekteydi. Hipertansiyonlu olguların 7’si, KOAH olanların ise 3 hastalıkları ile ilgili düzenli ilaç kullanmaktaydı. Dört olguda hem KOAH, hem de hipertansiyon birlikte idi. Hipertansiyonlu olguların 6'sında tansiyon arteriyeli, acil serviste yüksek bulunmuştu. Olguların 11 anterior nazal tamponlu, üçü posterior tamponlu idi, ancak kanamaları devam etmekteydi. Olguların 12’si günde ortalama 20±5 adet sigara kullanımı mevcuttu. Kanama odağı 7 olguda lateral nasal duvarda, 5'şinde septumda, birinde ise herikisinde idi. Epistaksisler 2 olguda anterior etmoidal, 12 olguda ise sfenopalatin arter kaynaklı olduğu değerlendirildi. Posterior septal arter(PSA) 4 olguda, Posterior lateral nasal arter (PLNA) 7 olguda, bir olguda ise birlikte arteriyal kaynak olarak değerlendirildi. PSA ve PLNA alt dalı birlikte kanama odağı olan olguda, PLNA kaynaklı kanama odağı ancak ikinci operasyonda tespit edilebildi. Diğer bir olguda ise endoskopik sinüs cerrahisinden 15 gün sonra gelişen ve PLNA postramatik anevrizma kanaması olarak değerlendirildi. Olguların ikisi (%14.3) genel, 12’u (%85,7) sedasyonlu topikal-lokal anestezi ile opere edildi. İkisinde radyofrekans koagülasyon, 12’ninde ise bipolar koterizasyon kullanıldı. Olgulardan sadece ikisine 2 ünite eritrosit süspansiyonu verildi. Olgular ortalama 3,2 (2-5) gün hastanede yatırıdı. Olgular 3 aylık takipte kanama nüksü görülmedi. SONUÇ:Yetişkin epistaksinin tedavisinde Barnes ve Spielman tarafından tanımlanan Dundee protokolü kulanılabilir. Endoskopi eşliğinde kanama odağının ve bu odağın arteriyel beslenme kaynağının bulunup koterize edilmesi tedavide oldukça başarılı olarak kullanılabilir.

Türk Otorinolarengoloji XXXV. Ulusal Kongre Özetleri SS-249

Kullanım Şartları
 LookUs & Online Makale