Ana Sayfa » Yayın Arşivi » Türk Otorinolarengoloji XXXV. Ulusal Kongre Özetleri » 2013 » Adenotonsillektomi Sonrası Geç Kanama: Olgu Sunumu
 

Adenotonsillektomi Sonrası Geç Kanama: Olgu Sunumu

Kılıç R., Mutlu A. B., Güzelküçük H.

AMAÇ: Tonsillektomi, Kulak- Burun- Boğaz pratiğinde sıkça uygulanan operasyonlar arasındadır. Post operatif kanama, tonsillektomi sonrası görülen en yaygın ve en korkutucu komplikasyonlardan biridir. Pre operatif dönemde tam kan sayımı, hemostaz parametreleri, kanama ve pıhtılaşma süreleri incelenmelidir. Ancak minör faktör eksiklikleri pre operatif dönemde rutin olarak incelenen hematolojik tetkiklere yansımamasına rağmen tonsillektomi sonrası geç kanamaya neden olabilmektedir. Bu nedenle kliniğimize tonsillektomi sonrası sekonder kanama ile başvuran olgu, kanama başlama zamanı, hematolojik parametreler ve klinik yaklaşım açısından literatür eşliğinde sunulmuştur. OLGU: Kliniğimizde genel anestezi altında soğuk bıçak tekniği ile adenotonsillektomi operasyonu yapılan 11 yaşındaki erkek hasta postoperatif 10. günde gece ağzından kan gelme şikayeti ile başvurdu. Hastanın yapılan muayenesinde aktif kanama odağı olmaması, lojda pıhtı gözlenmemesi ve Hb değerinin stabil olması nedeniyle hastaya ayaktan kontrol önerildi. Hasta postoperatif 19. gün ağızdan yoğun kan gelmesi şikayetiyle acil servise başvurdu. Hastanın muayenesinde sağ tonsil lojunda aktif abondan kanama ve ağız içinde yoğun pıhtı izlendi. Hb değeri 8.9 gr/dl (preoperatif 14 gr/dl) olan hastanın tam kan sayımı ve PT, PTT, INR değerleri tekrar çalışıldı. Hastada sağ tonsil lojunun üst ve alt kutbunda yaygın kanama odakları izlendi. TEDAVİ-PROGNOZ: Hastaya genel anestezi altında loja lokal Ankaferd tampon uygulanması, elektrokoterizasyon ve plikalar arasına Surgicel yerleştirilerek plika sütürasyonu uygulandı ve kanama kontrolü sağlandı. Operasyon sırasında 1 ünite eritrosit süspansiyonu ve 1 ünite taze donmuş plazma replasmanı yapıldı. Ayrıca %5’lik traneksamik asit infüzyonu ve 1 ampul K vitamini enjeksiyonu yapıldı. Takiplerinde tekrar kanama gözlenmeyen hastanın hemostaz parametreleri normal sınırlardaydı. Klinik durumu stabil olduktan sonra kanama diyatezi açısından Pediatrik Hematoloji Kliniği tarafından değerlendirilen hastanın pıhtılaşma faktör düzeyleri istendi. Hastanın faktör 7 düzeyi %43 (%70-130) ve faktör 13 düzeyi %66 (%70-714) düşük olarak değerlendirildi. Takibinde tonsillektomi sonrası epitelizasyonun ve yara iyileşmesinin geç olduğu gözlendi. Hastada ek komplikasyon gözlenmedi. YORUM: Tonsillektomi sonrası kanamanın önlenmesi için birçok cerrahi teknik ve koterizasyon tekniği geliştirilmiştir, ancak bunlara rağmen kanama insidansında belirgin bir azalma gözlenmemiştir. Kanama durumunda hastalar hospitalize edilip yakından takip edilmeli, sıvı ve kan ürünü replasmanı yapılmalı ve gerektiğinde cerrahi müdahale ile kanama kontrolüne hazırlıklı olunmalıdır. Bu komplikasyonlardan kaçınmak amacıyla pre operatif dönemde tam kan sayımı, hemostaz parametreleri, kanama ve pıhtılaşma zamanı ayrıntılı olarak incelenmelidir. Ancak minör faktör eksikliği durumunda tüm bu parametreler normal olabilmektedir. Bu nedenle tonsillektomi sonrası sekonder kanamalarda kanama diyatezi etyolojisi ayrıntılı olarak araştırılmalı ve minör faktör eksikliği olabileceği akılda bulundurulmalıdır.

Türk Otorinolarengoloji XXXV. Ulusal Kongre Özetleri PS2-018

Kullanım Şartları
 LookUs & Online Makale